GÜMRÜK MUAYENE
MEMURLARI DERNEĞİ
YAYIMI OLAN
DİVAN SAYI 19 DA
YAYIMLANAN EN SON MAKALESİ
BARIŞMAYA (UZLAŞMAYA), GELİŞMEYE ve KALKINMAYA DEVAM
Sevgili Divan okurları, başlığa aldanıp sosyal ve
ekonomik konularla ilgili genel bir yazı hazırladığımı düşünebilirsiniz, hayır.
Konumuz çok özel ve lokal bir konu olacak. Ancak, etkilerinin gümrük camiasının
genel kamu düzeninde prestijine katkı sağlayacağını ve başlıktaki anlam yükünün
UZLAŞMAYLA YENİ BİR SÜREÇ içinde karşılık bulacağını düşünüyorum.
Bilindiği üzere, 25.02.2011 tarih ve 27857 Mükerrer sayılı Resmi Gazete ile yayımlanan
6111 sayılı kanun (Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması…) ile 4458
sayılı Gümrük Kanunun 244.maddesi 31.08.2011 tarihinde yürürlüğe girecek şekilde
yeniden düzenlenmiştir.
Söz konusu maddenin 1.
fıkrasında; “Beyan ile gümrük idaresince yapılan
tespit sonucunda belirlenen farklılıklara ilişkin tebliğ edilen gümrük
vergileri alacakları ile bu Kanunda ve ilgili diğer kanunlarda öngörülen
cezalar hakkında; yükümlü veya ceza muhatabı tarafından, söz konusu
eksiklik veya aykırılıkların kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememekten veya
kanun hükümlerini yanlış yorumlamaktan kaynaklandığının veya yargı kararları ile
idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının olduğunun ileri sürülmesi
durumunda, idare bu maddede yer alan hükümler çerçevesinde yükümlüler veya
cezanın muhatabı ile uzlaşabilir. Uzlaşma talebi, tebliğ tarihinden itibaren
onbeş gün içinde, henüz itiraz başvurusu yapılmamış gümrük vergileri ve cezalar
için yapılır…” hükmü yer almaktadır.
Aynı maddenin 2.fıkrasında, söz konusu alacağın kaçakçılık
suçlarına ve kabahatlerine ilişkin olması halinde uzlaşmanın uygulanmayacağı
belirtilmiş; 3.fıkrasında ise Gümrük uzlaşma komisyonlarının kurulması,
çalışması ile bu madde kapsamında yapılacak başvurulara ilişkin usul ve esaslar
yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
Söz konusu Kanun maddesi 31 Ağustos 2011 tarihinde
yürürlüğe gireceğinden 3.fıkra gereği, uzlaşma müessesinin uygulama usul ve
esaslarının bu tarihten evvel yayımlanması gerekmektedir. Uzlaşma
komisyonlarının kurulması, çalışması veya hangi limite kadar taşra ve/veya
merkez birimlerce değerlendirmeye alınacağı gibi hususlara değinmek
istemiyorum. Çünkü, asıl olan bu yetkinin kullanılmasında belirlenecek olan
normların amaca uygun ve adil uygulanabilmesini sağlamak olmalıdır. Bu
itibarla, 6111 sayılı Kanunun bu kapsamda hazırlanacak olan yönetmelik metnine uygulama
normu olarak vurgulanmasının yerinde olacağını düşünmekteyim.
Şöyle ki;
Bilindiği ve tecrübe edildiği üzere 6111 sayılı Kanun,
Cumhuriyet tarihimizin en geniş ve kapsamlı aynı zamanda uygulamada başarılı
olunmuş olan kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması operasyonudur. Aynı
zamanda, kayıtlı ekonomiye uyum sağlanmasında vergi mükellefiyeti olan
kişilerin adaptasyonlarının da son basamağıdır.
Vergide ve cezada adaletin sağlanabilmesi uygulamada
adil olunmasına bağlıdır. 6111 sayılı kanunla belirlenen ve uygulanan haklar en
son 31.05.2011 tarihi itibariyle kullandırılmış ve yükümlülüğü 31.12.2010
tarihinden evvel doğmuş olan tüm alacaklar için uygulanmıştır (Kaçakçılık Kanunu kapsamında olanlar hariç).
O halde, yükümlülük tarihi
6111 sayılı kanunun uygulama kapsamına giren ancak başvuru süresi bittikten
sonra tespit edilen alacakların yükümlülerden/vergi mükelleflerinden
istenilmesinde nasıl adil olunacaktır?
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 244. maddesinin bu
aşamada devreye girmesi ve 6111 sayılı Kanun kapsamına (yükümlülüğün doğması bağlamında) girebilecek bir kamu alacağı
olduğu halde uygulama süresi dolduktan sonra tespit veya tebliğ edilen tüm
alacaklarda, uzlaşma komisyonlarınca 6111 sayılı Kanunun “Kesinleşmiş
Alacaklar” başlıklı 2.maddesi veya “Kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan amme
alacakları” başlıklı 3.maddesindeki usul ve esasların uygulanmasının
sağlanması yerinde olacaktır.
Bu genel prensibin kabul edilmesi halende gerek
uzlaşma komisyonlarının belirli bir tarihten önce hangi alacak için ne şeklide
karar verileceği netleşmiş ve gerek ise 6111 sayılı Kanunun uygulanmasındaki
adaletin devam ettirilerek sürdürülmesi sağlanmış olacaktır.
Anlatmaya çalıştığım hususu güncel bir konuyla
örneklemek de mümkündür.
2006 yılından önce BİLGE sisteminde her bir beyanname
tek bir rejim altında açılabiliyordu, ancak bu tarihten sonra aynı beyannamede
birden fazla kalemde farklı rejim kodları da kullanılabilir hale getirildi. Bu
sefer, damga vergisi tahsili gereken rejim kodu ile damga vergisinden muaf olan
rejim kodlarının aynı beyannamede yer alması nedeni ile damga vergisinin gümrük
vergileri tahakkukuna eklenmediği durumlar meydana gelmiş, Gümrükler Kontrol
Genel Müdürlüğünün binlerce beyannameyi içerir liste eşliğinde taşra teşkilatını
bilgilendirmesi ve yapılacak işlemin talimatlandırılması ile sonuçlanmıştır.
Ancak söz konusu uygulamanın başlangıcı
Mart-Mayıs 2011 dönemine rastlamış ve binlerce dosya olduğundan dolayı da söz
konusu tahakkuklar yükümlülere 6111 sayılı kanunun uygulama tarihinden önce
tebliğ edilememiş, edilme olasılığı da fiilen mümkün olmamıştır.
Yapılan incelemelerde birçok gümrük idaresinde benzeri
beyannamelerde damga vergisinin manuel ödendiği, vezne alındısının beyannameye
eklendiği veya tebligat sonrası itiraz dilekçesi ekinde vezne alındısının ibraz
edildiği veya damga vergisinin zamanında ödenmediği kabul edilerek 6111 sayılı
Kanundan faydalanmak istediklerini beyan ettikleri, gözlemlenmiştir.
Damga Vergisinin tahsil zaman aşımı Amme Alacakları
Kanunu kapsamında 5 yıl,
Damga Vergisinin KDV matrahını etkileyen kısmına
isabet eden KDV nin tahsil zaman aşımı Gümrük Kanununa göre 3 yıl,
İdari yaptırım anlamında uygulanması gereken Gümrük
Kanununun 234.maddesi gereğince tahsili gereken para cezasının tahsil zaman
aşımı ise Kabahatler Kanunu kapsamında 8 yıl,
olduğu düşünüldüğünde, yükümlülük tarihi 31.12.2010
tarihinden önce olan on binlerce tebligatın ihtilafa dönüşeceği ve hatta
birçoğunun kaza-i mercilere intikal edeceği öngörülebilmektedir.
Her ne kadar KDV alacağı her bir beyanname için 3 ila
5 TL arasında olacak ise de Gümrük Kanunun 234.maddesinin 6. fıkrası nedeni ile
para cezası miktarı 241/1 madde kapsamında değerlendirileceğinden, tebligatlar
kabahatler kanunu zaman aşımı süresi dikkate alınarak tebliğ edilecektir. Vergi
zaman aşımı ile para cezaları zaman aşımı süresi aynı olmadığından dolayı da
ihtilaflar kaçınılmaz hale gelecek ve 3-5 TL vergi alacağı için ortalama 40 ila
100 TL arasında tebligat, takibat ve ihtilaf dosyalarının takibi, mahkemeye
intikal etmesi durumunda da zaman aşımı nedeni ile idarenin aleyhine verilecek
dosyalarda mahkeme masrafları idareye kalacak, harcanan işgücü sarfiyatı ise
amacın çok gerisinde bir külfet getirecektir.
Yukarıda örnek olarak verilen Damga Vergisinden dolayı
tahsili gereken KDV alacağının gerek yükümlülüğün doğduğu tarih ve gerek ise
6111 sayılı kanunun uygulama alanı dikkate alındığında, uzlaşma komisyonlarınca
konunun değerlendirilmesi yerinde olacaktır. Çünkü yükümlülerden bazıları
idareyle ters düşmeyeyim mantığıyla veya evet, hatalıydım, cezama da
katlanmasını bilirim! diyerek ödeyecek olanlar olacağı gibi, yüzlerce
beyannamesi olan firmaların toplam meblağları yüksek olacağından ve tahsil
zaman aşımlarının farklı olmasından dolayı da bu külfete katlanmak istemeyenler
olacaktır. Bu durumda, vergi ve cezada adalet subjektif bir değerlendirme
nedeni ile sağlanamayacaktır.
Verilen örneğin, idareyi ve yükümlüyü eş külfetten
kurtaracak olması, 31.12.2010 tarihinden önce yükümlülüğü doğan diğer alacaklarda
da aynı özellik olup olmadığının irdelenmesini gerektirmeyecektir. Çünkü 6111
sayılı kanunun istisnai hükmü Kaçakçılık Kanunu kapsamına girmeyen kamu alacağı
olması özelliğidir. O halde, belirlenen tarihten daha önce yükümlülüğü doğan alacakların
tamamının bu kapsamda değerlendirilmesi yerinde olacaktır.
Bununla birlikte, yükümlülük tarihi 31.12.2010 tarihinden sonra olan alacakların
ise uzlaşma komisyonlarınca olay bazında farklı değerlendirilmesinin mümkün
kılınması, yapılan değerlendirmelerin sadece uzlaşma komisyonlarınca
değerlendirmeye alınacağı şekilde veri bankası oluşturulması hususlarının da
yönetmelikle eş zamanlı yürürlüğe konulmasının yerinde olacağı,
düşünülmektedir.
Uzlaşma müessesinin yerinde ve adil uygulandığı,
yükümlüsüyle barışık ve ülke politikalarını benimsemiş bir gümrük camiası 2023
hedefinde hiç de hayal değildir.
Yeni dönemin tüm camiamıza ve kamu düzenine hayırlı
olacağına samimiyetle inanıyorum.
Osman ERDOĞAN
Gümrük Muayene Memuru
Gemlik Gümrük Müdür Yardımcısı V.
Pc Gümrük
Külliyatı yapımcısı
osman-pw@hotmail.com 0505 626 92 56